1- Kömür madenciliği için hektarlarca tarım alanı kazılır, binlerce yılda oluşan verimli üst örtü yok olur.
Türkiye’de linyit madenciliği genellikle açık ocak işletme şeklinde olur, açık ocak kömür madenciliği için tarım yapılan üst toprak sıyrılıp başka bir arazi üzerinde depolanır. Tarımsal alanın gördüğü ilk tahribat bu şekilde olur.
Konya Karapınar, Ereğli ve Karaman Akçaşehir, Ayrancı’da planlanan kömür madeninin, 180.000 dekarlık bir arazide açık ocak işletme ile çıkarılması planlanıyor. Çıkacak hafriyatın miktarı 2 metre yükseklikte yığıldığında 70 km x 70 km’lik bir alanı kaplayacak.
2- Kömür madenciliği için yapılan susuzlaştırma bölgenin su sistemini bozar, tarım alanlarının susuz kalmasına neden olur.
Kömürün güvenli şekilde çıkartılması için sahanın susuzlaştırılması gerekir, aksi takdirde maden sahasını su basar. Sahanın susuzlaştırılması, o sahada var olan tüm suyun çekilip başka bir yere boşaltılması anlamına gelir. Var olan su döngüsü bozulur, suyun sahadan uzaklaştırılmasıyla sulu tarım yapma imkanı kalmaz. Örneğin; Konya-Karaman’daki kömür sahasının ilk etabı olan 3’te 1’i için yapılan susuzlaştırma hesaplarına göre yer altından çekilecek suyun miktarı o kadar fazla ki 57.300 dönüm arazide sulu tarım yapma imkanı kalmayacak.
Susuzlaştırma ile çekilen su başka bir su kaynağına boşaltılır. Çıkan kimyası bozulmuş su, başka bir su kaynağının da yapısının bozulmasına neden olur.
3- Kömür çıkarılırken, kömürün su ve hava ile teması asit oluşturur. Asidik hale gelen su, ulaştığı diğer su kaynaklarını da kirletir.
Susuzlaştırma sırasında kömürle temas eden sular asidik hale gelir. Bu duruma asit maden drenajı kısaca AMD denir. AMD kükürt içeren kayaların hava ve suyla temas etmesiyle doğal olarak sülfürik asit oluşması prosesidir. AMD, asidik olmasının yanı sıra mangan, nikel, bakır, kurşun, çinko, civa gibi ağır metalleri de içerir. Kömür madenlerinden çıkan bu su civarda bulunan nehirlere ulaşır, içme suyu kaynaklarını kirletir ve yeraltı suyuna karışır. Bu suyun asidik olması yüzünden nehirlerde çökelti içinde birikmiş olan ağır metaller de çözünebilir.
AMD’nin içerdiği birçok ağır metal gıda zincirinde biyoakümülasyon potansiyeline sahiptir. Asidik olan ve ağır metal içeren bu sular nehir vb ortamlardaki su ürünlerine zarar verir, genelde biyoçeşitliliği azaltır.
Sonuç olarak AMD, alıcı suların insani, endüstriyel veya tarımsal amaçlar için kullanılamaz hale gelmesine neden olur.
4-Termiklerden çıkan kül, meyve, sebzeleri kaplar, zehirler, kurutur.
Kömürlü termik santrallerin yaktığı kömürün hepsi enerjiye dönüşmez. Bir kısmı kül olarak katı halde, atık olarak kalır. Bu toz uçuşarak yaprak yüzeyinde biriktiğinde, tozlar güneş ışınlarını geri yansıttıkları için fotosentez olayını (fiziksel olarak) geriletir, tozlar yaprak yüzeyindeki solunum gözeneklerinin (stoma) kapakçıklarının çevresine yerleşerek onların çalışmasını önler, hava kuruduğunda kapanamayan kapakçıklardan terleme devam eder. Bitki yaprağı devamlı ve aşırı su kaybından (kuraklık etkisi) zarar görür veya kurur.
Nemli veya ıslak durumda (sis-çiğ-kırağı ile) yaprak yüzeyine biriken tozlar yukarıda sayıları zararlara ek olarak kimyasal özellikleri ile de (asit etkisi gibi) yaprak yüzeyine zarar verir.
5- Termik santraller, sistemlerini soğutmak için çiftçinin sulama için kullandığı dere, göl, gölet, yer altı sularına ortak olur.
Termik santraller, sistemlerini soğutmak için büyük miktarda suya ihtiyaç duyar. Deniz kenarındaki santraller bu suyu denizden temin eder. Yerli kömür santralleri genelde iç kesimlerdedir, su ihtiyaçlarını yer altı suyunda, çevredeki göl ve derelerden karşılar. Çiftçinin sulama suyu olarak kullandığı suya ortak olur. Örneğin, Çanakkale Çan ve Yenice’de planlanan 3 santral (toplam 800MW), soğutma suyunun tamamlanması için saatte 800m3 su tüketecek. Karşılaştırma için, Türkiye’de kişi başına su tüketimi 0,2m3/gün (0,008m3/saat)
6- Termiklerden çıkan hava kirliliği asit yağmurlarına neden olur.
Termik santrallerin yaktığı kömürün kükürt içeriği yakma işlemiyle gaz hale geçer. Havanın nemi ile karşılaştığında asit yağmuruna dönüşür. Asit yağmurlarının orman örtüsüne verdiği zararın sadece canlı kütleye değil toprağa, su tutma kapasitesine ve erozyona neden olması dolaylı zarar çarpanının artmasına yol açar.
Santral bacasından çıkan emisyonun bir çıktısı olan nitrik asit (HNO3) aynı zamanda ağır metalleri çözerek önce ağır metallerin toprağa geçmesine daha sonra bitki yoluyla insanlara geçmesine yol açar.
7- Toprağın sağlığını bozar, üretimi de verimi de azaltır.
Asit yağmurları bitki örtüsünün yanmasına neden olur, ayrıca kimyasal, fiziksel ve biyolojik özelliklerini olumsuz yönde etkiler. Bitkilerin gelişiminde rol oynayan kalsiyum, magnezyum gibi elementlerin toprak profilinden çözülerek uzaklaşmasına yol açar. Aşırı yıkanma sonucu toprak bozulur ve tarımsal verim azalır.
Santral bacalarından çıkan CO2, NO ve SO2 içeren zehirli tozlar bitki yapraklarında yanıklara neden olur ve sonrasında yapraklar kuruyarak dökülür ve sonuçta ağaçlar kurur.
Termik santrallerden yayılma riski olan Pb, Cd, HG, As, Cr, Ni ve Sb gibi ağır metallerin topraklarda neden olacağı toksik etki tarımın tamamen yok olmasına neden olur veya bitki yetişse dahi canlılar tarafından tüketilemez hale gelebilir.
Ayrıca ağır metallerin birikimi yararlı toprak organizmalarının yok olmasına ve toprağın işlevsiz kalmasına yol açıyor. Ağır metaller topraktaki organizmaların oksijen ile solunum yapmasını engelleyerek topraktaki popülasyonunu sıfırlayabilir.